Yasalarla Uyumlu, İnsan Odaklı Danışmanlık Desteği

Geçiçi Koruma Kapsamındaki Yabancıların Hakları

Geçiçi Koruma Kapsamındaki Yabancıların Hakları

GEÇİCİ KORUMA STATÜSÜ NEDİR?

Geçici koruma, uluslararası hukukta bir kavram olarak kullanılan ve olağanüstü durumlarda ülkelerinden kaçmak zorunda kalan kitlesel gruplar için sağlanan bir tür koruma mekanizmasıdır. Bu durumlar savaş, iç çatışma, doğal afetler veya diğer ciddi tehlikeler gibi durumlardan kaynaklanabilir.
Geçici koruma, mültecilere tanınan daha kapsamlı haklardan yoksun olabilir ve geçici barınma, temel sağlık hizmetleri ve beslenme gibi acil ihtiyaçlara odaklanır. Bu tür koruma, etkilenen kişilere geçici bir sığınma ve güvenlik sağlarken, asıl amacı onları mümkün olan en kısa sürede kötü durumlarından kurtarıp evlerine dönmelerini sağlamaktır. Bu nedenle, geçici koruma tipik olarak sınırlı bir zaman dilimi için sağlanır ve dönüş koşulları iyileştirildiğinde sona erdirilir veya diğer uzun vadeli çözümler aranır.
Geçici koruma, istisnai durumlarda devreye konulan bir prosedürdür. Özellikle büyük sayıda insanın aynı anda sığınmacı olarak başka bir ülkeye akın etmesi durumunda ve sığınma sisteminin bu akına uygun şekilde yanıt verememesi durumunda geçici koruma mekanizması devreye girebilir.
Sığınma veren ülkeler, bu tür durumlarla başa çıkabilmek için geçici koruma sağlayabilirler. Bu, sığınmacılara acil barınma, temel sağlık hizmetleri, beslenme ve güvenlik gibi acil ihtiyaçları karşılama amacını taşır. Geçici koruma, etkilenen kişilere güvenli bir ortam sağlayarak onları kendi ülkelerine dönme imkanları tekrar mümkün hale gelinceye kadar korur.

TÜRKİYE'DE GEÇİCİ KORUMA

Türkiye’de geçici koruma ile ilgili hükümler kanun düzeyinde yer almaz. Geçici koruma ile ilgili hükümler, Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun "Geçici Koruma" başlıklı 91. maddesinde belirtilmiştir. İlgili kanun maddesinde:

“(1) Ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil ve geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel olarak sınırlarımıza gelen veya sınırlarımızı geçen yabancılara geçici koruma sağlanabilir.
(2) Bu kişilerin Türkiye’ye kabulü, Türkiye’de kalışı, hak ve yükümlülükleri, Türkiye’den çıkışlarında yapılacak işlemler, kitlesel hareketlere karşı alınacak tedbirlerle ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlar arasındaki iş birliği ve koordinasyon, merkez ve taşrada görev alacak kurum ve kuruluşların görev ve yetkilerinin belirlenmesi, Cumhurbaşkanı tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.”

Arap ülkelerinde meydana gelen halk isyanları ve protestolar, Tunus ve Mısır’dan başlayarak tüm bölgeyi etkileyerek 15 Mart 2011 tarihinden itibaren Suriye’ye de sıçramıştır. Yaşanan çatışmalar nedeniyle ülke kaos ortamına sürüklenmiş; ülkenin bazı kesimlerinde yaşanan iç karışıklıklar ve çatışmalar nedeniyle yüzlerce kişi yaralanmış, yine yüzlercesi hayatını kaybetmiştir.
Suriye’de yaşanan insani krizin büyümesi sonucunda sınır bölgemizde hareketlilik meydana gelmiştir. 300–400 kadar Suriye vatandaşının 29.04.2011 tarihinde Hatay ili Yayladağı ilçesine doğru hareketlenmesi, Suriye’den Türkiye’ye yönelik ilk toplu nüfus hareketini oluşturmuştur. Bu nüfus hareketi sırasında gerekli tedbirler alınmaya başlanmış; 252 Suriye vatandaşı sınırdan içeri alınarak Hatay’daki bir spor salonunda geçici konaklama ve gıda ihtiyaçları sağlanmıştır.

Giriş yapan Suriye vatandaşlarının öncelikle üst aramaları yapılmakta, ardından tercüman eşliğinde kimlikleri var ise kimlik bilgileriyle, yok ise sözlü beyanlarıyla kayıt altına alınmaktadır. Türkiye’nin karşılaştığı kitlesel akınlar karşısında aldığı tedbir ve önlemler dikkate alınarak, kendi gerçeklerine uygun bir çalışma yürütülmüştür. Bu çalışma süreci sonunda, 30/03/2012 tarihinde "Türkiye’ye Toplu Sığınma Amacıyla Gelen Suriye Arap Cumhuriyeti Vatandaşlarının ve Suriye Arap Cumhuriyeti’nde İkamet Eden Vatansız Kişilerin Kabulüne ve Barındırılmasına İlişkin Yönerge" İçişleri Bakanlığı tarafından yürürlüğe konulmuştur.

Kitlesel sığınma durumlarında ortaya çıkan acil koruma ihtiyacının karşılanması amacıyla sığınılan ülkeye erişimin sağlanması, zulüm riski olan yere geri göndermeme ilkesinin gözetilmesi ve insan haklarına uygun temel asgari standartların sağlanması olarak nitelendirilen geçici koruma, yönergenin ruhunu oluşturmaktadır.

Suriye’de meydana gelen olaylar nedeniyle, 28 Nisan 2011 tarihinden itibaren Türkiye’ye gelen Suriye vatandaşları ile Suriye’den gelen vatansız kişiler ve mülteciler, Türk hükümeti tarafından geçici koruma kapsamına alınmaktadır. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü (GİGM), geçici koruma da dahil olmak üzere Türkiye’deki tüm iltica usullerinden sorumlu olan resmi organdır.

Türk makamlarından koruma talebinde bulunan Suriye vatandaşları, Suriye’den gelen mülteciler ve vatansız kişiler geçici koruma rejimi kapsamında Türkiye’ye kabul edilirler ve böylece Türk hükümeti tarafından sağlanan geçici korumadan yararlanabilirler. Kendileri talep etmedikleri sürece, normal şartlar altında Suriye’ye geri gönderilmezler.

Türkiye’de geçici koruma talebinde bulunan bireyler, Türkiye’ye girdiklerinde Türk makamları tarafından tespit edilirlerse veya makul bir süre içinde kendileri Türk makamlarına başvurur ve Türkiye’ye düzensiz (yasadışı) girişleri ile ülkede düzensiz (yasadışı) kalışları konusunda geçerli bir sebep sunarlarsa, Türkiye’ye düzensiz (yasadışı) yollarla girdikleri veya Türkiye’de düzensiz olarak kaldıkları için cezalandırılmazlar (örneğin idari para cezası uygulanmaz).

GEÇİCİ KORUMA STATÜSÜ BAŞVURULARI NEREYE YAPILIR?

Geçici koruma ile ilgili başvurular İl Göç İdaresi’ne yapılır. Geçici koruma süreci genel anlamda üç aşamadan oluşur. Bu aşamalar şunlardır:

Ön Kayıt:
Başvuru sahipleri, Göç İdaresi veya ilgili birimler tarafından belirlenen merkezlere başvurarak ön kayıt işlemlerini gerçekleştirirler. Bu aşamada başvuru sahiplerinin temel kimlik bilgileri (ad, soyad, doğum yılı, doğum yeri vb.) kaydedilir. Başvuru sahibinin kimlik belgesi varsa, bu belge sunulur. Ancak kimlik belgesi olmayan kişilerin beyan ettikleri bilgiler esas alınır. Ayrıca parmak izi gibi biyometrik veriler de toplanabilir ve iletişim bilgileri ile ikamet adresini doğrulayan belgeler talep edilebilir.

Güvenlik Soruşturması:
Ön kayıt işlemi tamamlandıktan sonra, Emniyet Müdürlüğü veya benzeri yetkili kurumlar tarafından 30 günlük bir güvenlik soruşturması yapılır. Bu süreçte, başvuru sahibinin güvenlik açısından herhangi bir engel teşkil edip etmediği incelenir.

Kayıt:
Güvenlik soruşturması sonucunda engel teşkil eden bir durum tespit edilmezse, başvuru sahibi Göç İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından geçici koruma kapsamına alınır. Bu aşamada başvuru sahibi İl Göç İdaresi Müdürlüğü’ne giderek kayıt işlemlerini tamamlar. Bu işlem sonucunda başvuru sahibine Geçici Koruma Kimlik Belgesi verilir.

GEÇİCİ KORUMA KAPSAMINDAKİ YABANCILARIN HAKLARI

Geçici koruma süreci, yabancılara ve ev sahibi ülkeye çeşitli sorumluluklar yükler ve bu kapsamda yabancıların belirli hakları bulunmaktadır. Bu süreç, dengeli bir yaklaşım ve güçlü bir koordinasyon gerektirir. Türkiye gibi birçok ülke, uluslararası yükümlülüklerini yerine getirirken aynı zamanda ulusal dinamikleri ve güvenlik endişelerini de dikkate almak zorundadır.

Türkiye'nin uluslararası yükümlülükleri, özellikle 1951 Cenevre Mülteciler Sözleşmesi ve insan haklarına ilişkin diğer uluslararası belgelere dayanmaktadır. Bu sözleşmeler, mültecilerin korunması ve haklarının güvence altına alınması için belirli standartlar ve prensipler öngörür. Türkiye, bu sözleşmeler çerçevesinde geçici koruma sağlama taahhüdünde bulunmuştur.

Türkiye'de geçici koruma altına alınan yabancılar, ulusal mevzuat çerçevesinde belirlenen çeşitli haklara sahiptir. Bu haklar, savaş, iç çatışma, doğal afetler veya insan hakları ihlalleri gibi acil durumlar nedeniyle ülkelerinden kaçmak zorunda kalan kişilere hayatlarını sürdürebilmeleri için gerekli imkanları sağlamayı amaçlar.

2014 yılında yürürlüğe giren Geçici Koruma Yönetmeliği ile geçici koruma statüsü belirli bir süre için geçerli olmakla birlikte, bu süre zarfında geçici koruma kapsamındaki yabancıların sahip olduğu haklar aşağıda sıralanmıştır:

Barınma ve Geçim İmkanları:
Geçici koruma kapsamındaki yabancılar, barınma merkezlerinde konaklama, temel ihtiyaçların karşılanması, sağlık hizmetlerine erişim ve eğitim gibi imkanlardan yararlanabilirler.

İş ve İstihdam:
Yabancılar, belirli koşullar altında çalışma izni alabilirler. Bu izinler belirli sektörlerde ve şartlar altında geçerlidir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 49. maddesinde çalışmanın “herkesin hakkı” olduğu belirtilmiş ve devletin bu hakkı güvence altına alması gerektiği vurgulanmıştır. Çalışma hakkı sadece Türk vatandaşlarına değil, gerekli usulleri yerine getiren herkese tanınmaktadır.

Eğitim:
Geçici koruma kapsamındaki yabancı çocuklar, Türkiye’deki eğitim sistemine erişebilirler. Bu kapsamda okullara kayıt yapılır ve eğitim hizmetlerinden faydalanmaları sağlanır.

Sağlık Hizmetleri:
Yabancılar, acil ve temel sağlık hizmetlerinden ücretsiz olarak yararlanabilirler. Bu kapsamda sağlık kuruluşlarına başvurabilir ve tedavi olabilirler.

Sosyal Yardımlar:
Geçici koruma kapsamındaki kişilere, nakdi yardımlar, gıda yardımları ve benzeri sosyal destekler sağlanabilir.

Tercümanlık Hizmetleri:
Dil engeli yaşayan yabancılar için resmi işlemler, sağlık hizmetleri ve diğer alanlarda iletişimi kolaylaştırmak amacıyla tercümanlık hizmetleri sunulabilir.

Hukuki Temsil ve Adli Yardım:
Geçici koruma kapsamındaki yabancılara, hukuki süreçlerde destek sağlanması amacıyla hukuki temsil ve adli yardım imkanı tanınabilir. Bu, onların haklarını savunmalarına yardımcı olur.

Geçici koruma kapsamındaki yabancıların hakları, Türkiye'nin ulusal mevzuatı ve taraf olduğu uluslararası anlaşmalar çerçevesinde belirlenmekte ve uygulanmaktadır. Amaç, temel insan haklarına saygı göstererek insan onuruna yakışır bir yaşam ve güvenli bir ortam sağlamaktır.

ULUSLARARASI KORUMA STATÜSÜNDEKİ KİŞİLERİN TÜRKİYE'DE DOĞAN ÇOCUKLARI

Uluslararası koruma statüsündeki kişiler ve aile üyeleri, Türkiye'de ilköğretim ve ortaöğretim hizmetlerinden yararlanabilirler. Bu, çocukların okula kaydedilmesi ve eğitimlerine devam etmeleri için gerekli olanakları içerir.

Ayrıca, koruma statüsü sahibi olan kişiler sosyal yardım ve hizmetlerden de yararlanabilirler. Bu yardımlar; nakdi yardımlar, gıda yardımları, barınma yardımları, sağlık hizmetlerine erişim ve diğer sosyal destekleri kapsar.

Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu (YUKK) kapsamında, uluslararası koruma statüsündeki kişilere ilişkin ortak hükümler düzenlenmiştir. YUKK’un 96. maddesi bu hükümleri içermekte olup, koruma statüsündeki kişilere tanınan haklar ve imkanlara dair detaylı düzenlemeler sunmaktadır.

Bu düzenlemeler çerçevesinde, uluslararası koruma statüsündeki kişilerin Türkiye’de doğan çocukları da koruma statüsünde olan kişiler gibi birçok yasal haktan yararlanabilirler. Bu haklar; çocukların eğitim, sağlık, barınma ve diğer sosyal hizmetlere erişimini içerir ve çocukların sağlıklı bir şekilde büyümelerini ve gelişmelerini sağlamayı amaçlar.

Bu şekilde, Türkiye’de doğan çocuklar da aileleriyle birlikte topluma entegre olabilir ve haklarından tam olarak yararlanabilirler.

GEÇİCİ KORUMA KAPSAMINDAKİ YABANCILARIN HAKLARI

DAİMİ İKAMET

Geçici koruma altında bulunan yabancıların Türkiye'de uzun vadeli bir yaşam kurma umuduyla karşı karşıya kaldıkları sorunlardan biri, bu statüden daimi ikametgâha geçişin nasıl gerçekleşeceğidir. Türk hukuku, belirli koşullar altında geçici koruma statüsüne sahip bireylerin daimi ikamet iznine geçiş yapabilmeleri için çeşitli yollar sunar.

Geçiş süreci, ilk etapta daimi ikametgâh izni almakla başlar. Bu izin, geçici koruma altındaki bireylerin Türkiye'de belirli bir süre kesintisiz ikamet etmiş olmalarını ve bazı mali güvence şartlarını sağlamalarını gerektirir. Geçici korumanın kişiye tanıdığı hukuki statünün sağlam bir zemine oturtulması amaçlanır.

Geçici koruma altındaki yabancıların çalışma izni alması da önemli bir adımdır. Çalışma izni, daimi ikametgâh iznine başvurabilmek için gerekli olan mali özerklik koşulunun yerine getirilmesinde yardımcı olabilir.

Bu süre zarfında, geçici koruma altındaki kişilerin entegrasyonunu destekleyici politikalar önem kazanır. Dil eğitimi, mesleki eğitim ve toplumsal katılım programları, bu kişilerin daimi ikametgâha geçişlerini kolaylaştırabilir ve başarılı kılabilir. Bu sayede, geçici koruma altındakiler topluma daha hızlı uyum sağlayabilir ve ekonomik bağımsızlıklarını kazanabilirler.

Daimi ikamet izni alan bireyler, Türk vatandaşlığı için başvuru yapma hakkına da sahip olabilirler. Vatandaşlık süreci, yasal, sosyal ve ekonomik entegrasyonun en son basamağı olarak kabul edilir ve kişinin yeni toplumda tam bir üye olmasını sağlar. Geçici koruma altındaki yabancıların bu hedefe ulaşabilmek için izlemeleri gereken adımlar, onların gelecekte Türkiye'de kalıcı bir yuva kurmalarına olanak tanır.

GEÇİCİ KORUMA KAPSAMINDAKİ YABANCILARIN HAKLARI

TÜRK VATANDAŞLIĞININ ALINMASI

Türkiye'de vatandaşlık öncelikle soy bağı (kan yolu) ve evlilik yoluyla kazanılır. Ayrıca, anne ya da babasından en az biri Türk vatandaşı olan çocuklar, Türkiye'de doğmamış olsalar bile Türk vatandaşlığı alma hakkına sahiptirler. Türkiye'de doğan yabancı çocuklar ise, ebeveynlerinden geçen bir vatandaşlıkları yoksa Türk vatandaşlığı alabilirler.

Evlilik de Türk vatandaşlığına geçiş yollarından biridir. Ancak, bu yolla vatandaşlık başvurusunda bulunabilmek için evliliğin en az üç yıldır sürüyor olması gerekir. Eşlerden hangisinin Türk vatandaşı olduğu fark etmez.

Bunların dışında, yetkili makamların takdiriyle Türkiye vatandaşlığına geçmek de mümkündür. Genel olarak, Türk vatandaşlığı almak isteyen bir yabancının bazı temel şartları sağlaması gerekmektedir. Bu şartlar, Türk Vatandaşlık Kanunu'nun 11. maddesinde şu şekilde belirtilmiştir:

Madde 11 –
(1) Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen yabancılarda:
a) Kendi millî kanununa, vatansız ise Türk kanunlarına göre ergin ve ayırt etme gücüne sahip olmak,
b) Başvuru tarihinden geriye doğru Türkiye’de kesintisiz beş yıl ikamet etmiş olmak,
c) Türkiye’de yerleşmeye karar verdiğini davranışlarıyla teyit etmek,
ç) Genel sağlık bakımından tehlike teşkil eden bir hastalığı bulunmamak,
d) İyi ahlak sahibi olmak,
e) Yeteri kadar Türkçe konuşabilmek,
f) Türkiye’de kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu kimselerin geçimini sağlayacak gelire veya mesleğe sahip olmak,
g) Millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmamak,
şartları aranır.

(2) Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen yabancılarda, yukarıda sayılan şartlara ek olarak, taşıdıkları devlet vatandaşlığından çıkma şartı da aranabilir. Bu takdirin kullanılmasına ilişkin esasların belirlenmesi Bakanlar Kurulu’nun yetkisindedir.

Tüm bu hususların dışında, Türk vatandaşlığı kazanmak isteyen ve geçici koruma statüsünden yararlanan yabancılar, bu statü devam ettiği sürece uluslararası koruma statülerinden birine başvuramazlar. Ancak geçici koruma statüsü sona erdiğinde ve uluslararası koruma statülerinden birine hak kazandıklarında, Türk vatandaşlığı için başvuru yapma imkânına sahip olurlar.

Geçici koruma statüsünde geçen sürenin, Türk vatandaşlığına başvuru için gerekli olan ikamet süresinden sayılmaması, bu durumdaki bireylerin yasal belirsizlik içinde kalmasına sebep olmaktadır.

Ayrıca, yatırım yoluyla Türk vatandaşlığı alma usulü de Suriyeli vatandaşlar açısından önemli sınırlamalar içermektedir. Örneğin, 400.000 ABD doları tutarında taşınmaz alımı durumunda istisnai yolla Türk vatandaşlığı kazanılabiliyorken, Suriye vatandaşlarının Türkiye’de taşınmaz satın almaları yasaklanmıştır. Bu nedenle, bu yol Suriyeli sığınmacılar için uygulanabilir değildir.